19 Temmuz 2016 Salı

Merhaba :)

Biliyorum uzuun bir süre yazamadım :( Ama yeniden burdayım
Ülkemizin bu zor zamanlarında güzel şeyler yazmak zor geliyor fakat yazmalıyız, paylaşmalıyız ki biraz kafamız dağılsın yüzümüz gülsün. Bu postum kilo vermek ile ilgili olacak :)
Şimdi malum yazın ortasında sayılırız... bazılarımız kıştan başlıyor; yaz için fit bir vücuda sahip olabilmek için, bazılarımız da erteliyor sürekli ve bir bakmışız yazı ortalamışız kış gelmiş !! Ama şunu rahatça söyleyebilirim ki istediğimiz zaman veremeyeceğimiz kilo yok arkadaşlar :) Ben şahsen liseden beri hafif kiloluydum hep bir 5 kilo fazlam vardı , yazları o 5 kiloyu verirdim ama kışın yine o verdiklerimi alırdım.. yani kısır döngü gibi o 5 kilo hep benimle olurdu ve bu mutsuz olmama neden oluyordu.Tabi o zamanlar lise zamanları sanki en  büyük dert kiloymuş :) Takıntı oluyordu o yaşlarda ... Fakat ben kilolarıma rağmen mutluydum eğlenebiliyordum ve çok bir çaba harcamıyordum onları vermek için.. yani içten içe memnunmuşum sanırım...
Ama üniversiteye başladığımdan beri buna çok dikkat ediyorum. Artık yeni bir şehir yeni bir başlangıç söz konusuydu ve tabi ki de ben de yenilenmeliydim... Hazırlıkta spora başladım ve yavaş yavaş ( gerçektekten çok yavaş :D ) bir şekilde kilo vermeye başladım. Hazırlığın yazında ise düzenli bir şekilde bir ay spora gittim ve  beslenmeme de dikkat ettim.Aslında proficiency yani hazırlık sınavını ilk seferde geçemediğim içim büyük bir stres yaşıyordum ve o stres benim kilo vermemi sağladı desem yalan olmaz... Ama önemli olan bunu sürekli hale getirmek yani korumaktı. Kışın da ara ara spora gidiyordum ve beslenmeme çok dikkat ediyordum. Ama benim önceliğim her zaman sağlıklı beslenmek olmuştur. "Nasıl zayıflarım?" düşüncesindense "nasıl daha sağlıklı olabilirim" felsefesini benimsediğim için kilolar da yanında rahatça gitti bunu gördüm.. Kışın çok fazla spor yapmadığım için yani hayatımda aşırı bir hareket olmadığı için beslenmeme çok dikkat ettim.Yulaf ezmeleri mi dersiniz kepekli unlar mı meyveler,çerezler.. Araştırıp kendi kendime tarifler bile yaratmaya başlamıştım ve sonucunu gördüm. Yazın ise hareket arttı ve ailemin yanına döndüğüm için daha fazla  besleniyordum.Yani işin sırrı denge aslında.Eğer hayatınızda spor azsa beslenmenize çok dikkat etmeniz gerekiyor ama hareketli bir yaşamınız varsa beslenmeniz size kalmış daha esnek oluyor. Ama tabi ki de aşırıya kaçmamak lazım.Bu her konuda böyledir... Eğer hala kilo sıkıntısı yaşayan arkadaşlar varsa hiç üşenmesinler bir , iki, üç aylık spora yazılsınlar ve beslenmelerine gerçekten dikkat etsinler. Fast food mesela çook çok az tükettiğim bir besin grubudur. Bu biraz alışkanlık meselesi ben  oldum olası hamburger sevmem ama sevdiğim birçok alışkanlıktan vazgeçtim :)
Yani bir şeyleri kazanmak için bir şeylerden vazgeçmek şart :) Daha hafif daha sağlıklı daha özgüvenli kendinizle barışık olmak istiyorsanız yapmanız gereken önce vazgeçilecekler listesi hazırlamak. En çok kilo aldıran besinleri yazın, en sevdiğiniz ama çok tüketmemeniz gerekenleri yazın. Onları yedikten sonra ne hissettiğinizi düşünün. İnanın hiçbir tatlı vazgeçilmez değil :) Ne istiyorsunuz hedefiniz ne kendinizi nasıl hissetmek ve görmek istiyorsunuz bunları yazın düşünün. Yani önce karar verin gerçekten isteyin. Ben gerçekten ismetediğim için 5 yıl o fazla kilolarla yaşadım.Tamam dönem dönem verdim ama genel tabloya bakınca o 5 kilo fazlam hep vardı.
Ne zaman gerçekten istedim karar verdim sonucu gördüm. Akışına bıraktım ve izledim. Birçok arkadaşım da aynı şekilde küçüklüğünde lise yıllarında kilolu olanlar şuan çok zayıfladılar istedikleri gibiler. Ben zayıflık mutluluktur demiyorum. Ama "istenmeyen" fazla kilo mutsuzluktur ... Bunu kendimden biliyorum. Şimdi nerde olursanız olun fark etmez "ne istiyorum" diye sorun sorgulayın ve karar verin, gerçekten isteyin ... İstediğimizde elde edemeyeceğimiz hiçbir şey yok :) 

22 Nisan 2016 Cuma


Merhabaaa :)

Bugün size Bebek'teki Private Reason'dan bahsetmek istiyorum.Cevdetpaşa Caddesi Bağarası Sokakta hem dekarasyonu hem müthiş bir enerjiye sahip işletmecisi, sunumları ve lezzetiyle kesinlikle gidilmesi gereken bir yer.Biz akşam 7-8 gibi gitmiştik.Dışarda oturan işletmecisi o kadar samimi bir şekilde ilgilendi ki kendimizi çok rahat hissettik.Kahveleri ile ünlü bir yer hatta mükemmelliyet ödüllü kahvesi dahil birçok çeşit kahveleri var.Bizim tercihimiz işletmecinin önerisi olan (iyi ki de önermiş hem tatlı hem kahve)  Espresso Tiramisu oldu.Sunumu da kendisi kadar sade ve tatlıydı.Şekerden baymayan ama kahvenin yanındaki tatlı ihtiyacını da karşılayan bir soğuk içecek kendisi.En çok kahveleri ile bilinse de kahvaltısı ve salataları da güzel gibi görünüyor.Taze ve enerjisi yüksek bir yer ki ben oradaki yiyeceklerin ve içeceklerin de aynı şekilde taze olduğunu düşünüyorum.Sağlıksız aşırı yağlı sunumlardan ziyade sade ve taze kaliteli şeyler önünüze geliyor.Umarım bu düzenlerini bozmazlar.

 Biz dışarıda oturmuştuk ve yaklaşık 2-3 saat arası durmuşuzdur.İki yakın kız arkadaş buluşunca doğal olarak konuşacak şeyler de birikmişti :) Genel olarak mekanlarda karşılaştığımız "hadi artık yediyseniz gidin" bakışları,tavrı kesinlikle yoktu.O kadar rahat bir yer ki sanki yan komşunuza gitmişsiz gibi herkes samimi ve sıcaktı.Dekarasyonda ahşap kullanılmış bu da mekanın sıcaklığını arttıyordu.İçerideki aynalar ve tavanda yazanlar baya güzel bir atmosfer yaratıyordu.Kısacası genel olarak sade,sıcak,dinamik,kaliteli güzel bir yer.Ben çok sevdim:)
Eğer vaktiniz varsa ve Bebek'te klasik mekanlardan bunaldıysanız bir kahvelerini için derim :)

13 Nisan 2016 Çarşamba





Uzun bir aradan sonra tekrar merhabaa :) 
Yeni yazı tesadüfen tam bir ay sonraya denk geldi planlamamıştım ama havadaki ufaktan yaz kokusu sayesinde midir bilmem bugün güzel bir gün ve bir şeyler yazmak istedim.Geçen bir ay o kadar yorucuydu ki özelikle kafa yorgunluğu.Hayatta en önemli şey önce sağlık sonra da kafa rahatlığı sanırım.Çünkü nerede olursak olalım naparsak yapalım belki başkaları için imrendirici olan hayatlarımız bizi boğabiliyor.Durduk yere hem de.Somut bir şey olmasına da gerek yok kafamız bir şeye takılıyor ve sürekli bir mutsuzluk hali.Bununla baş edilebilir tabi ki de kişilik meselesi kimi kafasına çok takar kimi daha rahattır her şeyi önemsemez değişir elbet.Ama böyle bir derdiniz varsa (sağlık,hastalık,aile dışında) şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki her şey geçiyor.Çünkü zaman ilerliyor durmuyor.Yazın da yavaş yavaş gözükmesiyle bence kafasınıza takılan bi sorun,takıntınız varsa şimdiden ondan uzaklaşmaya onu terk etmeye bakın.Hayat doğru yerden bakıldığında gerçekten güzel çünkü.Olay tamamen bakış açısı ben bu ay bunu bir kez daha anladım.4 günlük minik bir tatile çıktım ve şehirden uzaklaştım bu bana o kadar iyi geldi ki eğer imkanınız varsa kendinizi küçük bir sahil kasabasına atın derim 2 günü geçtim 1 gün bile farklı bir şey yapmak,farklı bir yere gitmek o kadar iyi geliyor ki. Artık "mutsuzluk" kelimesini silme vakti ve bunun için sevdiğiniz şeyleri yapın,sevdiğiniz görmek istediniz yerlere gidin.Emin olun çok iyi hissettirecek.Evinizde odanızda takılı kalmayın,insan mı yok tek başınıza bile olsa kısa bir yürüyüşe çıkın.Bir deniz havası alın,bir gökyüzüne bakın hayat size nasıl da gülümseyecek.

Beni bu ay etkileyen diğer faktör de çalışmalarımın karşılığını tam görememem ne yaparsam yapayım yeterli olmaması hatta beklediğimden çok kötü sonuçlar almamdı.Kısacası algım kapanmış,okuduğumu bile anlayamaz hale gelmiştim.Dikkatim dağınıktı kafam hep başka yerdeydi ama "nerede?" diye sorarsanız inanın hatırlamıyorum o derece ciddi bir dikkat dağınıklığı yaşadığım bir dönemdi.Benim kaçmak gibi bir şansım vardı ve dediğim gibi birkaç günlüğüne ailemin yanına gittim,gezdim.Ve çok da iyi geldi.Durdum bir düşündüm ve aslında hayatta çoğu şeyi kendimizi kandırarak bahanelerle ertelediğimizi, bahaneleri çok sevdiğimizi anladım.Ben kendime karşı daha dürüst olmaya  ve kendimi fazla bunaltmamaya karar verdim.Eğer bir konu üzerinde çalışıyorsanız bu ders olsun herhangi bir proje olsun gerçekten "verimli" çalışıp gerisini biraz akışına bırakıp rahatlamak gerekiyormuş.Saatlerce masa başında 0 verimle çalışmaktansa arada minik yürüyüşler,arkadaşlarla yemek yiyip iki saat olsun ama adam akıllı çalışmak gerekiyormuş.Herkesin hayatında böyle bir dönemi olduğunu düşünüyorum.Kısır döngü gibi .Ama aşılabilecek bir şey olduğuna da eminim.Sonuçta hepimiz insanız robot değiliz.Gelir ve geçer.Geçiş süresini ve o aşamada yaşadıklarımıza yön vermek biraz bizim elimizde ama.Çabalamak şart.Rahatlamak da şart.Havalar ısınıyor , daha da mutlu olmak şart.Sonuçta ne yaparsak yapalım mutlu olmak için yapmıyor muyuz?O yüzden benim bu ay kendime verdiğim sözler baya arttı.Akışına bırakmanın önemini anladım.Zorlayınca olmuyorsa tabi ki de hemen pes etmek olmaz ama onu ne kadar istediğimizi bir durup düşünürsek belki daha faydalı olur.Arada bir durup düşünmek lazım bunu atladığımız için yorgunuz belki de.En çok kendimizi düşünmek lazım.Kendimize iyi bakmamız lazım.

Ve son olarak değinmek istediğim bir şey daha var:dürüstlük.
Kendimize karşı ve dünyaya karşı.Gerçekten ne istiyoruz , isteyerek mi yapıyoruz,mutlu muyuz yoksa mutluymuş gibi mi yapıyoruz.. insan önce kendine bakmalı sonra karşısındakine laf etmeli diye düşünen biri olarak bunlara çok önem veriyorum.Çevremizde arkamızdan konuşup yüzümüze gülen tip insanların varlığını eğer biliyorsak en güzeli bence hayatımızdan yavaşça çıkarmak.Net huzur. Ve karşımızdakine karşı da dürüst davranmak ,duymak istediklerini ya da bizim istediklerimizdense gerçekleri söylemek her zaman kazandırır.Çünkü dürüstlük huzur verir.

Daha yazmak istediğim çok şey var ama hepsini şuan yazarsam başka zaman yazacak bir şey bulamazsam sıkıntı :D Kısaca toplamak gerekirse bu ay yeni bir başlangıç yapalım.Hatta istediğiniz saat yapın bu başlangıcı bir tarihe ertelemeyin.Kafamızın rahat olmasına algımızın açık olmasına kendimize ve başkalarına karşı dürüst olduğumuza,bize karşı dürüstlüklerine inanmadığımız insanlara ise mesafe koyduğumuza emin olalım.Huzurun mutluluğun peşinden koşalım sıkıldığımız bizi boğan şeylerden uzaklaşalım,yenilenelim daha enerjik olalım.Her şeyi ciddiye alıp kafamıza takmayalım,nefes alalım.
Her şey gönlünüzce olsun bugünlük benden bu kadar bir sonraki yazımda görüşmek üzere :)


13 Mart 2016 Pazar

Merhaba!

Bugün happysunkiss in ilk günü açıkcası heyecanlıyım çünkü çok deneyim sahibi değilim ama umarım güzel şeyler ortaya çıkacak.Mayıs ayında doğan ve deniz kıyında küçük bir tatil beldesinde büyüyen biri olarak yaz ayı benim için mutluluktur eğer o yazı sınav,ders,iş gibi şeylerle geçirmiyorsam.Bu yüzden blog adı seçerken yaz ve mutluluk kelimelerini yan yana getirmeye çalıştım.Sizlerle gezdiğim gördüğüm yerleri mekan önerilerimi sağlıklı yaşam sağlıklı beslenme önerilerimi ve bazen de hayata dair genel düşüncelerimi paylaşacağım.Paylaşmayı severim umarım keyifle okursunuz :)